Çevre Sorunu
HEKİM GÖZÜNDEN ÇEVRE SORUNU
SON ELLİ YIL, İNSANLIK TARİHİNİN ÖNCEKİ TOPLAMINA BEDEL
Çevre sorunlarının büyük çoğunluğu, insan kaynaklı olarak, özellikle de son yüz yıllık dönemde ve en çok da son elli yılda ortaya çıkmıştır. Son elli-yüz yıllık dönem aynı zamanda sanayi devriminin gerçekleştiği, teknolojik gelişmelerin baş döndürücü bir hız kazandığı dönemdir.
Bu dönemde dünya nüfusu çok hızlı artmış, tüketim alışkanlıkları sadece genel toplamda değil, birey başına da kat kat artış göstermiştir.
Petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlardan, doğal bitki örtüsü ve canlı tür çeşitliliğine kadar dünya kaynaklarının 1950’den günümüze kadar tüketimi, 1950’ye kadar tüm nesillerin toplam tüketiminden fazladır. Bu korkutucu gelişim, günümüzde olanca hızıyla, hatta artarak devam etmektedir.
BOZULAN ÇEVRENİN İLK FATURASI; SU
Doğanın hızlı tahribi, doğal kaynakların hızlı tüketimi, gelecek nesillere daha fakir, daha cılız, daha kırılgan ve daha sağlıksız bir dünya bırakmamız sonucunu doğurmaktadır.
Şimdiden dünyanın temiz su rezervleri, mevcut dünya nüfusuna yetemez durumdadır.
Çünkü fosil yakıt artıkları, tarımda kullanılan kimyasallar, pestisitler, organik fosfatlar, sanayiden kaynaklanan toksik metaller, deterjanlar, doğal dengenin bozulmasıyla artan biyolojik bozunmalar;
birçok su kaynağını, insan kullanımı için uygun olma niteliğinden uzaklaştırmıştır.
Şu anda bile Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, gelişmemiş üçüncü dünya ülkelerinde görülen hastalıkların % 80’i sudan kaynaklanmaktadır.
BOZULAN ÇEVRENİN YÜKTE HAFİF, PAHADA AĞIR FATURASI; HAVA
Sanayi kaynaklı azot oksitler, hidrokarbonlar, karbonmonoksit, kükürt oksitler ve toksik partiküller; atmosfer kirliliğine yol açarak, dünyanın birçok yerinde solunan havaya zehir etkinliği kazandırmaktadır.
Düzensiz yapılaşma; sıcaklık inversiyonu yoluyla, birçok metropol de hava kirliliğini daha da arttırmaktadır.
Dünya; denizi, okyanusu ile, toprağıyla, atmosferiyle; sıvı, katı, gaz her formda toksik atığı rahatlıkla bırakabileceğimiz bir öğütücü değildir.
Dünyanın yenileyebilme yeteneğinin kat kat üzerindeki bu atık yükü, bu özel gezegeni gittikçe daha yaşanmaz hale getirmektedir.
BAŞKA SÖZ YOK
Günümüz dünyasında bir milyara yakın insan açlık içinde. Açlık çekenlerin yüzde altmışı kadın. Sahra altı Afrika ülkelerinde her dört kişiden biri aç.
Dünyada üretilen gıdanın üçte biri tüketilemeden yok oluyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yılda israf edilen gıda miktarı 222 milyon ton ve bu miktar, Sahra altı Afrika’nın tüm gıda üretimine denk.
Her altı saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor. Başka söze gerek var mı?
OZONU DA DELDİK
Dünya; üretiminin üçte ikisi fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan karbondioksit ve nem oranının atmosferde artması sonucu oluşan sera etkisiyle ısınarak, alışılmadık iklim değişiklikleriyle, gelecek daha kötü günlerin sinyalini vermektedir.
Sanayide kullanılan kloroflorokarbon türevleri, ozon tabakasında onarılmaz deliklerin açılmasına neden olarak, bugün bile tedavide çok zorlandığımız ultraviyole kaynaklı hastalıkların artmasını körüklemektedir.
HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ
Gerek farklı gelişmişlik düzeyindeki ülkeler arasındaki, gerekse her ülke içindeki farklı gelir grupları arasındaki; yaşam şekli farkları ve gelir uçurumu; mevcut çevresel sorunları daha da büyüten etkenlerdir.
Bu durum; dünya kaynaklarının aşırı kullanımının sorumluluğu açısından da büyük adaletsizlikler yaratmaktadır. Dünya nüfusunun % 20’sini oluşturan en yoksul kesim dünya gelirinin % 2’sini, % 60’lık orta kesim gelirin % 33’ünü alırken, en zengin % 20’lik kesim ise dünya gelirinin % 65’ini kullanmaktadır.
Öte yandan dünya nüfusunun % 25’ini oluşturan gelişmiş ülkelerin, dünya kaynaklarının kullanımındaki payları % 40 ile % 86 arasında değişmektedir.
Kişi başına tüketim açısından, gelişmiş ülke vatandaşlarıyla diğerleri arasında; üç kat ile yirmi kat arasında fark oluşmuştur.
Ozon tabakasının tahribinden sorumlu kloroflorokarbon gazının % 90’ı, gelişmiş ülkelerden kaynaklanmaktadır. Sonuçta en üsttekiler; hem daha fazla refah içinde yaşamakta, hem de refahı sağlamak uğruna tüm insanlığın malı olan dünya kaynaklarının çoğunu kullanarak, alttakilerin haklarını gasp etmektedirler.
Ama çevre bedelinin ödenmesi konusunda üstlerine düşen büyük sorumluluğu ödemeye yanaşmamaktadırlar.
YA ÜTOPYA, YA ÖLÜM
Bugünkü dünya nüfusu ile, gelişmiş ülkelerdeki aşırı tüketici yaşam biçimini sürdürmek, tüm insanlığı aynı refah düzeyine çıkartmak, dünyanın doğal kaynakları açısından olanaklı değildir.
O halde tüm insanlık için, sürdürülebilir bir kalkınma sağlamanın yolu; tüketim çıtasının, kaynakların yenilenebilme hızlarını göz önünde bulundurarak, gelişmiş ülke düzeylerinden çok daha aşağılara çekilmesine; insan yaşamında gönüllü bir sadelik anlayışının etkin kılınmasına; yenilenebilir kaynakların kullanımına odaklanmış bir teknolojik dönüşüme ve ille de dünya nüfusundaki hızlı artışın en kısa sürede sınırlanabilmesine bağlıdır.
Tüm bunlar ivedilikle gerçekleştirilmezse, ne yazık ki insanlığın kendi eliyle kıyameti, yaşayan nesillerin görebileceği kadar yakın olabilir.
Dr. Ali Güler
Dünyanın inanılmaz güzelliklerinin sergilendiği ve nasıl insanoğlu olarak tükettiğimizin anlatıldığı 1.5 saatlik Fransız Yapımı ” HOME ” belgeselini izlemenizi öneririm. Bu dünya hepimizin ..
Güler Otel, Alanya otelleri arasında uygun oteller arasında yer alan, Alanya Şehir fırsatları nezdinde değerlendirilen bir şehir oteli konumundadır. İş seyahati, iş gezisi için Alanya’ ya gelenlerin de yoğunlukla tercih ettiği bir otel konumundadır.
Alanya tatil, uygun tatil, Alanya ucuz otel, fırsat oteller kavramlarının ortasında yer alan Güler Otel’de sizleri misafir etmekten memnuniyet duyarız.